Binalarımızın Tarihçesi





Kilise, Alibey (Cunda) Adası Rum Ortodoks (Moschonese) cemaati tarafından, 1873 yılında eski temelleri üzerine Anakent (Metropol) Kilisesi olarak inşa edilmiştir. Bu yıllarda, adanın çoğunluğu Rum olan nüfusu 8.000-10.000 civarındaydı. Kilise, 'Taksiyarhis'e, yani Koruyucu Baş Melekler Cebrail ve Mikhail'e atfedilmiştir. Halen adanın en önemli anıt yapısını teşkil etmektedir.


Tek kubbeli, bazilika tipinde, dikdörtgen planlı yapı, döneminde yaygın olarak kullanılan Neo Klasik mimari üslupla tasarlanmıştır. Cephesini süsleyen üçgen alınlık, sarımsak taşından yapılmış arşitravı taşıyan ion başlıklı iki sütün ve iki pilaster, kemerli pencereler, bu üslubu yansıtan özelliklerdir. İki çan kulesinden sadece biri ayakta kalmıştır. Yığma tekniği ile örülmüş duvarlar ve sövelerde, yörenin ünlü taş ocaklarından çıkarılan sarımsak taşı kullanılmıştır. Dört taşıyıcı sütün, naosu kuzey ve güney olmak üzere iki nefe ayırır. Taşıyıcı sütunlar tuğladan yapılmış, kireç harçlı sıva ve alçı ile kaplanmıştır. Batıda narteks bölümü yer almaktadır. Doğuda ise iki nef ve bema, geç Bizans döneminin kilise mimarisini andıran dışarıya taşkın üç apsis ile bitirilmiştir. Bemanın apsisi daha büyük, yan apsisler daha küçüktür. Nefler ve bema, tonozlarla örtülmüştür ve üç yarım kubbe ile bitirilmiştir. Galeri, kadınlar bölümü (Gynaikeion) olarak yapılmıştır. İç mekan, kireç harçlı sıva ve alçı ile kaplanmış, dini figür tasvirleri, bitkisel ve geometrik motiflerle bezenmiştir.


1927-1928 yıllarında, kilise binası, minaresiz bir camiye çevrilmiştir. Bu sırada ikonostas sökülmüş ve tasvirlerin üstü boyanmıştır. 1944 depreminde hasar gören bina terk edilmiştir. Zaman aşımına ve insan tahribatına uğrayan anıtsal bina, bakımsız kalmış ve yıpranmıştır.


1976 yılında Ayvalık ve çevresindeki 17.900 hektarlık alan, doğal ve tarihi sit alanı ilan edilmiştir. 28.10.1989 -1795 sayılı karar ile Taksiyarhis Kilisesi, Bursa Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından tescil edilmiştir.


Korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescillenen Taksiyarhis Kilisesi'nin koruma grubu, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu'nun 05.11.1999 / 660 tarih- sayılı ilke kararına uygun olarak 1. grup olarak belirlenmiştir.


Vakıflar Balıkesir Bölge Müdürlüğü, restorasyonun yapılmasına kadar geçecek sürede yapıda oluşabilecek çökmeler sonucu yapının daha çok hasar görmemesi için, yapıyı ahşap malzeme ile askıya aldırmıştır. Ancak yıllar geçtikçe bu ahşap malzeme de çürümüş ve kilise korumasız kalmıştır. 02.05.2011 tarihli Vakıflar Meclisi kararı ile Rahmi M. Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı'na tahsis edilen kilise binasının restorasyonu, Ark İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.'nin uzman mimar ve restoratörleri tarafından yapılmıştır.

Restorasyon Süreci

Restorasyon Projesi, Dr. Bülent Bulgurlu'nun genel koordinatörlüğünde, Ark İnşaat ve Düzey Bakım Atölyeleri tarafından yürütülmüştür.


Taksiyarhis kilise binası, yıllar içinde önemli depremlere ve diğer doğa olaylarına maruz kalmış, tonoz ve kubbelerinde derin çatlaklar oluşmuş, taşıyıcı taş, tuğla ve diğer tüm bağlayıcı malzemeleri yıpranmıştır. 2003 yılında oluşan fırtına nedeniyle hasar görmüş ve tehlikeli hale geldiği için ziyarete kapatılmıştır. Sonraki yıllarda ise çevre ve iklim şartlarının yanı sıra hazine aramak amacıyla yapılan kaçak kazılardan dolayı büyük oranda tahrip olmuştur. Çatı bölümünde bulunan çan kulelerinden biri tamamen yıkılmış, diğerinde derin çatlaklar oluşmuş, tuğladan oluşan bu kısımlar yağmur ve güneş altında tamamen yok olma riski ile karşı karşıya kalmışlardır.


Duvarlarda bulunan resimlerin büyük bir kısmı tahrip olmuştur. Rutubet ve diğer çevresel etkiler nedeniyle sıvalarda dökülmeler meydana gelmiş ve resimler büyük ölçüde yıpranmıştır. Uzman kişiler tarafından yapılan restorasyon planı uygulanmaya başlanmış ve restorasyon başlangıcında, öncelikle tüm yapı çelik konstrüksiyon taşıyıcı elemanlar ile mühendislik kaidelerine uygun olarak askıya alınmıştır.


Yapı içinde, onaylı projeye uygun olarak korunması gereken tüm duvar resimleri ve yüzeyde kalan kalem işlerinin, restorasyon sürecinde yıpranmasına engel olmak için gerekli koruma önlemleri alınmış, rölyeflerden gerekli kalıp örnekleri alınarak üretimi sağlanmıştır.


Yıpranmış resimlerin tespit çalışmaları yapılmıştır. Resimler bu konuda uzman kişiler tarafından özgün hale getirilmiştir. Temizlik işlemi sonrasında, yapının tüm yüzeylerinde gerekli olan çatlak enjeksiyonu işlemi kireç esaslı malzemeler ile gerçekleştirilmiştir.


Tüm kolon ve tonoz yüzeyleri ile binanın dış ve iç cephe yüzeyleri üç sıra halinde kuşaklanarak, kireç esaslı onarım harcı ile sıvanmış, sonrasında karbon lifli polimer malzeme ile kaplanmıştır.


Sütun başlarında bulunan süslemeler özgün haline uygun olarak yapılmıştır.

Kapı ve pencere sövelerinin eksik ve yıpranmış olan sarımsak taşı malzemeleri yenilenmiş, pencere içlerindeki yuvarlak delikli taşlar aslına uygun olarak yapılmış ve içlerine renkli camlar monte edilmiştir.


Yirmi iki ay süren başarılı bir restorasyon süreci sonrasında bina ilk günkü görkemine kavuşmuştur.


Tarihi yapı, 31 Mayıs 2014 tarihinde Ayvalık Rahmi M. Koç Müzesi olarak ziyarete açılmıştır.